top of page

All Posts

  • Writer: Sansal Engin
    Sansal Engin
  • Mar 23
  • 2 min read

Ve birden gözüm tepemdeki koskoca ve yıldızlarla kaplı gökyüzünü seyre dalmıştı. Önceleri kuzeyden esen rüzgar, tenimi fazla saramamıştı bu düş oyunlarının içinde fakat, sonraları gecenin ayazı, beni sanki çepeçevre yakalamıştı ılık elleriyle...


Bir adam gibi...


Kimsesiz ama narin bir hevesle.


Düşündükçe, "düş bahçemi" daha da aralar oldum; girdim içeri usulca. Yalnız başıma ve kafam dik yürüyordum ıssız, ama sen kokan çayırlarda.


Adını tıpkı ilk günkü gibi, koca harflerle kazımakla meşguldüm bu bastığım her karış toprağın en ufak metrekaresine. Sonraları yani zaman bizi bir şeyler paylaşmaya sürüklediğinde, iş işten geçmişti bile. Kalbim o denli kırmızıydı ki ben bir an duraklayıp acaba "İçimdeki ben mi?" diye uzun uzadıya düşünmek durumunda kalmıştım.


Kıyamadım hiç. Öyle güzel atıyordu ki, ağzımdaki birikmiş kelimeler dahi içimdeki bu güzelliği ifşa etmeye yetmemişti. Kısacası kifayetsiz kalmıştı. Saat gece yarısını epeyi geçmişti, ama ben bu kafamın üstünde öylece uzanan gökyüzüne baka baka, hayallerin kısa bir gösterimine tanıklık ediyordum.


Zaten kolay kolay ertelenebilecek bir şey değildi bu içimde yaşanan. Beni bana aşık edip sonrada zavallı düşünceleri yine bana saplayacak olan.


---


Bir an öylece susup düşlerin arasında ikamet etmek çok güzeldi oysa. Hayaller, tutkular, çekilen tüm karın ağrıları ve daha niceleri...


Kısacası hepsi aklıma birer birer geliyor, bana sanki bir tören alayı seyrediyormuşum edasıyla görünüveriyorlardı. Daha sonra gözlerimi var gücümle kapadım ve içimden, "Şu olanlara bak! Nerdeyse koca bir dönem bu defter ve her sayfasında bir yaşanmışlık gizli" diye geçirdim.


Ne kadarda sevgi dolu ve büyük bir aşktı bizimkisi. Siyah ve beyaz olan, bir kar yağdığında şehrimin her metrekaresinde sen kokan ve yağan her yağmur tanesinde, çevremde buram buram buharı tüten bir histi oysa ki. Evet, o aslında bir adamdı; giymişti üzerine siyahın en matem rengini, dilindeki hala o bildik sevda türkülerine rağmen.


Kasım 2005

  • Writer: Sansal Engin
    Sansal Engin
  • Mar 23
  • 1 min read

Rüzgarın beni götürebildiği yerdeyim.

Gözlerim orada duran devasa golf topuna takıldı kaldı.

Şimdi üzerimize yuvarlanacak ve

bizleri bu diyarlardan çok uzaklara sürüverecek.

Burası öyle bir arazi ki, Devler bu yerlerde

evcilik oynarken üzerine çöktüğümüz zemini

alabildiğine şekilsiz yapmışlar da haberleri yokmuş.


Değişmeyen tek bir şey var;

rüzgar hala karşı ki tepelerden soğuk,

puslu bir halde ve nefes nefese

esmeye devam ediyor.


Dışım kaskatı kesildi, ama içim

ilk günkü gibi şenlik alanı!


ve tatbikatın sonu gelir.


28.05.04

Şafağa Doğru Yol Alırken Aklıma Takılanlar



  • Writer: Sansal Engin
    Sansal Engin
  • Mar 18
  • 1 min read

Have I experienced many bloody wars

with wicked foes to sow the seeds of

my Perpetual Stone.

I would become a cold-blooded tyrant

like roaring waves moving through

the surface of a large coast.

Who could overcome a fearful heart

to dare to put his sword,

upon the magnitude of mine.

But, there is no relish here for me, nor

do I have such a boisterous clown.

I am just a man who is

beholding the collapse of his

prolific time in vain.


I do want to know when someone shall

thwart me from a life with the hollow?

I do want want to know who shall put

an end to a hopeless and love-sick soul?


Ekim 2006, Baltimore.



bottom of page